Bir Eylül ayıydı, ılık bir akşamüstü. Erguvan sokaktaki evimin bahçeye bakan balkonunda ayaklarımı uzatmış, keyif çayımı içiyordum.
Telefonum çaldı, telaşlı bir genç kadın “Gülcan biliyorum, şimdi bana kızacaksın ama lütfen dinle beni, yardımına ihtiyacım var” dedi.
“Haydi anlat bakalım” dedim, kızacağımdan nasıl da emindi öyle!
“Ben Canan, hani geçen hafta senden ikinci derece Reiki almıştım. Sen demiştin ki, inisiyasyonu aldığınız zaman, artık hep bu enerji ile bağınız vardır.”
“Evet, demişimdir tabii”
“Biliyorum, şimdi kızacaksın, olmaz öyle şey diyeceksin ama, benim Reikim gitti, bir daha gelmiyor!”
“Gitmez bir yere hayatım. Nasıl oldu?”
“Biliyorsun anneannem hasta, Ankara’da. Ona uzun uzun Reiki gönderdim, bir daha Reiki’yi hissedemiyorum. Anneanneme çok iyi gelmiş, agrıları dinmiş ama ben artık ellerimde enerji hissetmiyorum. Geçen hafta egitim günü ellerim cayır cayır yanıyordu, şimdi hiç yok. Ne olur, bana bir kez daha uyumlama yapar mısın?”
Reiki’den bir posta güvercini gibi söz etmesine bayıldım, gülmemek için kendimi zor tutarak, sakinleştirmeye çalıştım.
“Tatlım biliyorsun bu psikolojik bir durum. Sadece yanılgı. Uzaktaki birine Reiki gönderirken onunla bağımızı koparıp göndermiyoruz, sadece niyet ediyoruz, enerji o kişiye ulaşıyor. Yani rica ediyoruz gibi. Öyle olsaydı, uzaktaki birine her şifa gönderdigimizde yeniden uyumlanma almamız gerekirdi ve bu çok zor olurdu, degil mi? Dahası ‘Reiki’yi uzaktan göndermeye kalkmayın, enerjiniz kaçar’ diye uyarmak bile gerekirdi. Hatta uzaktan Reiki göndermek saçma bir hal alırdı,” diyecek oldum,
“Biliyorum, haklısın, derste de söyledin, ama psikolojik de olsa, lütfen bana yeniden inisiyasyon yapar mısın?”
“Canancığım, buna hiç gerek yok. Sembolleri çiz, tüm enerjileri çagır, ellerini koy. Bırak Reiki halletsin. Takılma bu -hissedemiyorum- duygusuna.”
“Takıldım ama!”
Ne yapmalıydım? Bir yandan uzaktan şifa vermek isteyen, çok hevesli bir ögrencimdi, onu rahatlatmak ve motive etmek istiyordum; öte yandan yeniden uyumlanmayı yaparsam gerçekten Reiki’nin kaçtığına inanabilirdi ve bunu da göze almak istemiyordum!
“O zaman bir anlaşma yapalım” dedim, “Aramızda kalacak ve psikolojik bir yanılgıyı düzeltmek için yapacağız, bunu hep hatırlayacaksın uzaktan şifa gönderirken.”
Anlaştık. Birkaç gün sonra geldi, ona yeniden inisiyasyon yaptım! Gülmekten öldük. İkimizin de içi rahatladı ve evin yolunu bulamayan o şaşkın posta güvercini Reiki benimle kaldı.
Siz de Canan gibi Reiki’nizin uçtuğuna veya kaçtığına inanıyorsanız, ya da bir yerde düşürdünüzse, ya da kullanmadığınız için kaybettiğinizi sanıyorsanız, ellerinizi bir arkadaşınızın sırtına koyun ve ona şifa vermeye niyet edip başarma ya da hissetme isteğinizi bir kenara koyun.
Bırakın Reiki aksın, şifa versin.
Yok, illa ki Reiki tazelemek istiyorsanız, gelin size bütün eğitimi tekrarlatalım, ücretini de alalım!
Neşeyle ve ışıkla kalın.
Gülcan
Yeni yorumlar