Bu sabah Peanut ile birlikte parka gittik. Mutluluğumun nedeni bu. Acısı azalmış olmalı ki, gece boyunca huzurlu uyudu, sabah uyanınca ayağa kolayca kalkabildi . Yürürken hiç takılmadı, düşmedi. Hekimi Deniz, üçüncü iğneden sonra iyileşmenin başlayacağını söylemişti, gerçekten de öyle galiba. Umutlandım yeniden, güzel oğlum rahatlamış, biraz daha birlikte olacağız.
Peanut’ı bana bir arkadaşım getirmişti; 1992 yılının Haziran ayıydı. Yedi haftalık, süt ve idrar kokan, avcumun içini ancak dolduran yepyeni bir yaşam doğmuştu yalnızlığımın içine. Artık Kalamış’taki küçük evimin yeni misafiriydi. Önce bana, sonra eve, yastığına, mamasına alıştı. Sonra evsahibi oldu, yıllar boyunca ailemi, arkadaşlarımı, öğrencilerimi karşıladı, ağırladı ve uğurladı.
Nasıl mı ağırladı? Bildiniz, kocaman yüreğiyle…
Evimize gelen herkese, sokakta karşılaştığım herkese çok büyük bir sevgi sundu Peanut. Yaşayan tüm varlıkların doğasının sevgi olduğunu ben ondan öğrendim. Tüm varlıkların sevilesi olduğunu, tüm varlıkların yemek içmek kadar sevgiye ihtiyaç duyduğunu, verdiğiniz sevginin katlanarak geri döndüğünü ben hep ondan ve hayvanlardan öğrendim.
Birlikte geçirdiğimiz on yedi yıl boyunca hayatımda büyük değişiklikler yaşadım. Dışarıdan bakınca “Kızıl kahve tüylü, uzun kulaklı ve düşük yanaklı bir köpek ile onu günde dört kere gezdiren akılsız sahibi” olarak görünsek de, Peanut benim için dönüştürücü güçlerden biri oldu.
Tuvalet eğitimi tamamlanıncaya kadar evi temizlediğim her gün, sabrın ne olduğunu öğrendim. İsteklerini, sıkıntılarını, korkularını, ne hissettiğini anlayabilmek için empati yeteneğim gelişti. Bugün bir insanı her haliyle, herşeyiyle kabul edebiliyorsam, bu Peanut sayesinde oldu; çünkü onun köpek olduğunu ve bizden farklı olduğunu kabul etmek durumunda kaldım. Bizimle yaşayabilmesinin kurallarını öğretirken onun kendi için söz sahibi olmasına izin verdim, çünkü bütün varlıklara saygı duymamız gerektiğini fark ettim. Parasız kaldığımda onun ihtiyaçlarını öne almayı, yaz tatilimden vazgeçmeyi ya da çok kısa süreyle seyahat etmeyi, birçok keyfim yerine onunla zaman geçirmeyi seçtim. İşimi gücümü, zamanımı ona göre ayarladım.
Gerçekten, hala günde dört kez dışarı çıkıyor Peanut. Karda, buzda, yağmurda, sıcakta mutlaka çıkıyoruz birlikte. Bu ilişkiden öğrendiğim önemli birşey de disiplin. Eh, nereden bakarsanız on yedi yıllık sabır, empati, kabul duygusu, saygı, fedakarlık, disiplin eğitimi. Az bir şey değil.
Üç yıl önce hastalandığında umudu, acıya dayanmayı ve sonunda iyileşmeyi de öğretmişti. Şimdi ise, günü geldiğinde ondan ayrılabilmeyi, onu daha büyük bir sevgiye teslim etmeyi öğreniyorum. Bu yüzden geçirdiğimiz her anın değerini biliyorum, parka gidebildiği, çimeni koklayabildiği her gün onun için seviniyorum. Anne olmanın alternatifi olamaz ama, köpekler kişisel gelişim koçunuz olabilir bence! İçinde yüzdüğünüz sevgi denizi de cabası…
Yeni yorumlar