Yıllar önce, Ankara bozkırına veda etmemişken henüz, bir arkadaşımın ısrarı üzerine bir koşu grubuna katılmıştım. Koşu, dostluk, eğlence, sevgili, hepsi birden giriverdi hayatıma. Dört yıl boyunca her pazar günü, grubun görevli üyeleri tarafından önceden belirlenerek, un ile işaretlenmiş parkurlarda koştum. Grubun adı Hash House Harriers idi, birçoğu İngilizdi ve Ankara’nın isinden pusundan kaçıp tertemiz havada koşarak, kahkahanın çınlattığı her anın keyfini çıkardım o yıllarda.
Koşunun en önemli özelliği, izleyeceğimiz parkurun yanlış yönlendirmeler ile dolu olmasıydı. Un ile işaretlenmiş ilk yolu gördüğünüzde “On, on!” diyerek haber verirdiniz ve o noktaya erken ulaşmış, önde koşan herkes bu çağrıyı izlemek zorundaydı, yanlış yol olduğunu sezse bile. Yanlış yol olduğu anlaşıldığında “Falsie!” diyerek geri dönerdi öncüler. Birkaç yanlış yol koşuluncaya kadar, yavaş koşanlar, en arkada kalanlar da grubun öncülerine yetişmiş olurdu. Böylece herkes yeniden birleşir, doğru izleri takibe başlardı. Yaklaşık bir saat, bazen daha uzun süren ” Hash” koşularının tüm kuralları eğlenceliydi, dostlukları geçici olsa da, neşesi kalıcıydı. Belki de Ankara’nın bozkırını özleyebilmemin tek nedeni bu koşular olabilir!
Eski Hash arkadaşlarımı anmamın özel bir nedeni var. Geçen sabah buluştuğum güzel kalpli bir genç kadın, benim yaptığım işin tam bir inuksuk olduğunu söyledi. Bilmiyordum, öğrendim: İnuksuklar, uçsuz bucaksız kutup toprağında yaşayan İnuitlerin, avlanmaları veya yolculukları boyunca, taşlardan inşa ettikleri, kendilerinden sonra oraya ulaşanlara bıraktıkları, insan işlevi gören, “Burası güvenli, buradan ilerleyin” diyen yol işaretleri imiş. Binlerce yıldır kocaman taşları mükemmel bir denge sağlayarak üst üste yerleştiren, kendilerinden sonraki göçebelere bu taşlar ile birçok farklı mesaj bırakan İnuitlerin, iklime inat sımsıcak kalpli oldukları kesin.
İnuksuklar, kimi zaman hayatta kalmanın, yiyecek bulmanın, avı saklamanın, kimi zaman yön bulmanın, yolu kısaltmanın ya da bulunduğu koordinatları belirlemenin, bazen de yıldızları belirleyerek en bilinmeyene doğru ilerleyebilmenin “yardımcı insan taşları”.
O sabah, beni bir inuksuka benzeten, kendisi de çocuklara hiç karşılık beklemeden yardım eden bir başka inuksuk olan genç kadın, yaptığım işi tanımlamama gerçekten yardımcı oldu: Bir gün bu uçsuz bucaksız hayatta kendinizi yalnız hissederseniz, yolcuğunuzun çeşitli etaplarını “Falsie” koştuğunuzu; yaşamınızın amacını, neşesini, ruhunuzun kutsal anıtını kaybettiğinizi düşünürseniz, bilin ki buradayım. Kılavuzunuz kendiniz olacaksınız aslında. Ben sadece nasıl bulacağınızı öğreteceğim. Birkaç hızlı çalışan, takım halinde koşan, neşenizi arttıran, yüksek enerjili teknik sayesinde. Yani benden öncekilerin binbir özenle yaptıkları inuksuklar sayesinde.
Yeni yorumlar