Kronik stres sadece zihninizde kalmıyor
İşteki projeler, ilişkilerdeki anlaşmazlıklar, maddi sıkıntı, sağlık problemleri.. Strese neden olabilecek bir çok faktör olabilir. Hatta belki bu liste sonsuza kadar uzayabilir. Ancak nedeni ne olursa olsun, genelde her şey zihninizde başlar. Küçük bir endişe belirtisi kısa bir süre sonra
büyük bir kaygıya dönüşebilir. Gece uyutmaz olur. Ya şöyle olursa, ya böyle olursa diye düşünür dururuz. Ayrıca olabilecek en kötü senaryolara odaklanarak zihniniz yorulur.
Eğer bu durum devam ederse, aşırı stresli haliniz normalleşir. Çok fazla stres hormonu salgılanmasıyla birlikte, iltihaplanma ve buna benzer şeyler yeni normal durumunuz olur. Tehlikeli durumlarda sizi korumaya yardımcı olarak aslında yararı dokunan stres, uzun süre devam ederse size zarar vermeye başlıyor.
Aklınızdaki düşünceler bu işin sadece başı. Belki de kronik stresi zararlı bir makineye dönüştüren tekerleri oluyor. Bir kere dönmeye başladığı zaman bu devam ediyor. ve kontrolden çıkması çok kolay oluyor. Science News’ de belirtildiğine göre bilim insanları, stresli bir beynin sürekli salgılanan stres hormonları yüzünden bağışıklık sisteminin dengesini bozduğunu ve uzun süreli bedensel sorunlara neden olduğunu kanıtladı.
Stres: Sadece kafanızın/beyninizin/ zihninizin içinde değildir
“Yağmur bir süre yağmaz, sonra da bir yağdı mı sağanak yağar” deyimine benziyor kronik stres. Çünkü her şeyi zorlaştırıyor zamanla. Psikolojik stres terimi aslında yanlış anlaşılıyor. Çünkü hiç bir stres sadece psikolojik değildir. Yani sadece aklınızda-düşüncelerinizde değildir.
Diyelim ki işinizi kaybettiniz veya çocukluğunuzda maruz kaldığınız istismar sonucu travma sonrası stres bozukluğu yaşıyorsunuz. Vücudunuzda bu süreçte çok fazla stres hormonu salgılandı yani kortisol, epineprin ve norepineprin seviyeniz yükseldi. Stres tepkiniz dengesizleşti ve artık kapatılamıyor.
Bağışıklık sisteminiz doğal olarak zorlanıyor ve aslında zayıflıyor. Bu sırada hızlıca epigenetik değişiklikler olmaya devam ediyor. Stres artık düşük seviyede iltihaplanmayı tetikliyor ve birden kan basıncınız yükseliyor, astımınız tutuyor, daha sık hasta olmaya başlıyorsunuz.
Hatta dizinizdeki kesik bile iyileşmek bilmiyor, deriniz bozuluyor. Uyku problemleri çekmeye başlıyorsunuz. Duygusal olarak belki de tükenmişlik sendromuna yaklaşıyorsunuz.
Stres, aslında dağın tepesinden aşağı yuvarlanan kar topu gibi. Hızı artıyor, büyüyor, etkisi artıyor ve birden çarpıyor. Bu çarpışma ne yazık ki sağlığınıza mal oluyor.
Stres kalp krizi riskini 21 misli arttırıyor!
Polisler kaçınılmaz olarak işte strese maruz kalıyorlar ve bilim insanları şunu kanıtladı ki polisler tartışma sırasında normal rutinlere eylemlere göre 21 kat daha fazla kalp krizinden ölüyorlar. Bu aslında çok şaşırtıcı bir gerçek. Stres seviyesinin farklılığı kalp krizine neden olan.
Kalp krizleri ve kalp-damara bağlı sorunlar pazartesi günleri daha çok oluyor diğer günlere göre. Bu ‘monday cardiac phenomenon’ bir süredir biliniyor ve nedeni daha çok iş stresi olarak gösteriliyor.
Fazla stres anlarında vücut bazı hormonlar salgılıyor,norepinefrin gibi. Bilim insanlarının inandığı haliyle bu hormon dolaylı şekilde kalp krizini tetikleyen bir hormon. Stres, kalp hastalıklarına başka şekillerde yol acıyor. Norepinefrinin yanında vücudunuz aynı zamanda farklı stres hormonları da salgılıyor. Bu hormonlar ‘Kaç ya da savaş’ durumuna sizi hazırlıyor. Bunlardan bir tanesi de kortizol.
Ne zamanki stres sürekli hale geliyor yanı kronikleşiyor, bağışıklık sisteminiz kortizol hormonuna alışıyor ve buna karşı duyarsızlaşıyor. İltihap durumunun bir kısmı bu hormon tarafından düzenlendiği için, bu artan duyarsızlaşma hali iltihaplı durumu güçlendiriyor ve bilgilerin kontrolden çıkmasına izin veriyor. Kronik iltihap sadece kalp hastalıklarına değil başka bir sürü kronik hastalığa giden yolu kolaylaştırıyor.
Diyabete neden olabilen ve bir çok ciddi sonuç doğuran STRES
Sosyoekonomik olarak düşük seviyedeki ortamda büyüyen insanların iltihap göstergelerinin daha yüksek olduğu biliniyor. (IL-6) and C-reactive protein (CRP) gibi. Bu tip insanlar iki kat daha fazla Tip 2 Diyabete yakalanma riskini taşıyorlar. Araştırmacılar bu durumun, Diyabet- 2 için yüksek iltihap oranı yüzünden olduğunu söylüyorlar.
Ayrıca, çocukluğunda tacize uğramış yetişkin bireylerde yüksek kronik iltihap oranı saptanmış. Science News’de belirtildiğine göre: ‘”Çocukluk dönemi stresi bağışıklık hücrelerine epigenetik değişmeler sayesinde yerleşiyor. Bu da daha sonrasındaki iltihapsal durumları ve kronik hastalıklara yakalanmayı hızlandırıyor.”
Uzun süren stres durumlarında ayrıca beyin hücreleri de zarar görüyor ve hafıza ile ilgili problemler yaratıyor. Beyin hücrelerinin strese uğramış olanları diğerlerine oranla fazlaca küçük kalıyor. Özellikle hafızanın ve öğrenmenin bölgesi olan hipokampüste gerçekleşiyor bu durum.
Stres nöroendokrin (sinir sistemi ve hormonlar) ve bağışıklık sistemini zayıflatıyor ve sonucunda Alzheimer hastalığına kadar götürebiliyor.
Strese bağlı kilo alımı da daha çok bel ve göbek bölgesinde oluyor. Bel-göbek bölgesınde alınınan yağlar da kalp-damar hastalıkları için en tehlikeli bölge.
Yağın depolanma şekli de strese bağlı kilo alımı olduğu için değişiklik gösteriyor. Çünkü o sırada vücutta üretilen stres hormonları bu değişime sebep oluyor.
Genel olarak stres bütün vücudu etkilese de nörobiyolog Robert Sapolsky, ‘Stress: Portrait of a Killer’ (Stres: Bir Katilin Portresi) belgeselinde strese bağlı en yaygın hastalıkların şunlar olduğunu söylüyor:
- kalp-damar hastalıkları,
- yüksek tansiyon,
- depresyon,
- kaygı bozukluğu,
- cinsel problemler,
doğurganlık, yumurtlama sorunlar ve düzensiz adetler, - kırıklık, sürekli üşütme,
- uyku sorunları,
- yorgunluk,
- konsantrasyon sorunları, hafıza kaybı,
- iştah değişimleri,
- sindirim problemleri..
STRES kronik mide hastalıklarına sebep olabilir!
Stres aynı zamanda bağırsak sisteminde şunlara neden oluyor:
- azalan besin emilimi
- bağırsaklara giden oksijenin azalması
- 4 kez daha az kan dolaşımı ki bu da metabolizmanın yavaşlaması demek
- enzim çıkışlarının 20,000 kat azalması
Basitçe kronik stres (veya diğer negatif duygular; kızgınlık, öfke, kaygı, üzüntü.. gibi) bağırsak sisteminizde hastalıklara ve problemlere yol açıyor.
Hardvard araştırmacılarına göre; ‘Psiko-sosyal etmenler gerçek fizyolojiyi etkiliyor. Mesela bağırsak sistemini. Diğer bir deyişle; stres (ya da depresyon veya psıkolojik durumlar) mide- bağırsak kanalındaki hareketleri ve kasılmaları etkiliyor. Bu da iltihaplanmaya yol açabiliyor veya sizi enfeksiyona daha dayanıksız hale getiriyor’.
Ayrıca stres yüzünden mide- bağırsak kanalı ve bu alandaki problemlere bağlı olarak acı eşiği düşüyor. Yani daha fazla acı çekiliyor veya öyle hissediliyor. Çünkü stres yüzünden beyinde normalin dışındaki hormon salımı bunu sağlıyor. İlginç şekilde, stres mide-bağırsak problemlerine sebep olduğu gibi , bu problemler de strese, kaygıya ve daha sonrasında depresyona bile neden olabiliyor. ‘
STRES bağışıklık tepkinizi ve hücre davranışını DEĞİŞTİRİYOR
Stres, kanserle ilişkilendiriliyor. Aslında kanserin ortaya çıkışından daha çok kanserin büyümesine ve hızlanmasına sebep oluyor. Stres hormonlarından norepinefrin ve epinefrin, prostat tümörunun büyümesine yardımcı kan damarlarının genişlemesıne neden oluyor. Stres aynı zamanda kanserin yayılmasına ve sıçramasına neden oluyor ki bu da kanserden kaynaklı ölümü 30 kat arttıran etmenlerden.
Ayrıca stres yüzünden artan kortizol hormonuyla bağışıklık sistemindeki hücrelerde ve bunların sinyallerinde bozulmalar meydana geliyor. Bu bozulmalar da stres altındaki insanların stressiz olanlara göre 2 kat daha fazla hasta (üşütme gibi) olmasına neden oluyor.
Dr. Sapolsky diyor ki eğer aşağıdakiler sizin için geçerliyse strese daha dayanıksızsınız:
- İçinde bulunduğunuz durumda kontrolünüz olmadığını hissediyorsanız
- hiçbir ön bilgi alamıyorsanız ( ne kadar sürecek, ne olacak, nasıl olacak)
- hiçbir çıkar yol olmadığını hissediyorsanız
- olanları ve durumları daha kötüye gidiyor gibi yorumluyorsanız
- ağlayacak bir omzunuz yoksa (duygusal destek ve sosyal ortam, kişi eksikliği)
Sosyal piramidin en üstünde olanlar kontrolün kendilerinde olduğunu fazlaca hissediyorlar. Çünkü sosyal olarak bağları ve bağlantıları daha fazla oluyor. Bu da daha az strese ve daha az hastalığa sebep oluyor.
Stres aynı zamanda alınan keyifle ve hazla yakından ilgili. Bu yüzden belki de kahkaha terapisi stres atmada daha çok işe yarıyor. Daha iyi bir açıdan bakılırsa, mutluluk, umut, olumluluk-iyimserlik gibi pozitif duygular hızlıca vücuttaki hücreleri değiştiriyor. Hatta iyi hissettirecek hormonların salınmasını da sağlıyor.
Geçici ve yapay olarak alkolle, uyuşturucuyla sağlanan mutluluk sağlıklı alışkanlıklarla da elde ediliyor. Örneğin spor, kahkaha, sarılmak, öpüşmek, sevişmek veya çocuğunuzla güzel zaman geçirmek gibi şeyler mutluluğunuzu yaratacak olan endorfin ve dopamin hormonların salgılanmasını sağlıyor.
(Bunun ne kadar güçlü ve etkili olduğunu anlamak istiyorsanız günde 10 saniye bir kişiye sarılın ve göreceksiniz ki sağlığınız yerine gelecek. Araştırmaya göre düşük kalp krizi riski, düşük stres, yorgunluğun azalması, bağışıklığın güçlenmesi, depresyonun hafiflemesi, iltihapların hafiflemesi günde 10 saniyelik sarılmanın sağladığı yararlardan. Ç.N.)
EFT Stres azaltmada inanılmaz sonuçlar doğuruyor!
Düzenli stres yönetimi herkes için gerekli. Bazılarımız için negatif veya fazla stresli insanlardan kaçınmak veya özdeşleşmeye bağlı strese yol açmaması için üzüntülü durumlardan uzak durmak yöntemler arasında.
Nasıl olursa olsun, stres yönetimi için size ne iyi geliyorsa onu yapmaya devam edin. Eğer boks stresten kurtulmanıza yardımcıysa, yapın. Eğer meditasyon daha iyi geliyorsa, onu yapın. Tamamen kişisel bir seçim bu.
Bazen sadece ağlamak bile iyi gelebilir. Çünkü gözyaşları aşırı üzüntü veya aşırı sevinç gibi duygusal olarak verilen tepki sayesinde dökülür. Üzüntü ve aşırı sevinç ise adrenocorticotropic denen stresle ilgili (ACTH) hormonu içerir. Ağladıktan sonraki rahatlama gözyaşlarıyla bu hormonun boşaltılmasıyla oluşmaktadır.
EFT (Duygusal Özgürleşme Tekniği) gibi enerji psikolojisi teknikleri bedeninizi günlük yaşamın kaçınılmaz streslerine karşı yeniden programlamak ve kendinizi rahatlatmak için çok etkilidir.
Stres etmenine karşı tepkinizin sorun oluşturduğunu nasıl anlarsınız?
- Aşırı negatif tepki veriyorsanız
- Ortama ve içinde bulunduğunuz duruma kıyasla duygularınızı fazla yoğun hissediyorsanız
- Verdiğiniz tepki gereğinden çok uzun sürüyorsa
- Kendinizi devamlı “işi başından aşkın”, gücünü sonuna kadar kullanmak zorunda ya da aşırı iş yükü olan biri olarak hissediyorsanız
İşte EFT tüm bu durumlarda çok etkilidir.
EFT yapan kişi, başına gelmiş bir travmatik olayı, fobiyi, bağımlılığını, ya da acı verici bir şeyi düşünürken, parmak uçlarıyla meridyen noktalarına vuruşlar yapar. EFT bu sayede duygusal blokajlardan kurtulmanızı sağlar. Biyoenerji sisteminiz yenilenir, beyin- beden dengeniz yeniden kurulur.
Bu denge de sağlığın temelini oluşturan ve stresin iyileşmesini ve dbuna bağlı olarak bedensel şifalanmayı sağlayan, hepimizin arzuladığı haldir.
(İzleyin EFT video : EFT nasıl yapılır?)
(İzleyin EFT video: EFT hangi sorunlar için kullanılır?)
(Profesyonel yardım almadan ağır problemleriniz için EFT’yi kendinize uygulamanız tavsiye edilmez.)
Kaynak:
Chronic Stress Doesn’t Stay in Your Head – Mercola.com
Çeviren: Irmak İşçi
Yeni yorumlar